Seçimler bitti, tartıştık.. 2 günde normal hayatımıza geri döndük.. gündelik koşuşturmaların gölgesi yapıştı yine..
Mesaiye kalmalar, market alışverişi, evde yemek telaşı, biraz kitap okursak ne güzel, biraz alkol, biraz da oflama puflama..lar hatta.. Ay tutulması varmış uyku tutmamalar.. TV açmalar.. Garip programları sırf ses olsun diye seyretmeler...
Hayat yine eski ıslaklığında üzerimize yapışmış.. arada olaylar (seçim vb) gelip geçiyor, biz yine aynı gerçekliği yaşıyoruz.. Apolitize olmuş, arada kalmış nesil olarak... Yaşıyoruz... İstemiyoruz ama kımıldayamıyoruz da.. Farkındayız ama gücümüz yok.. Aslında gücümüz var da kullanacak takatimiz yok..
Kim bilir neden. arada kalmışlık hissi ne kötüdür aslında... elini kolunu bağlar... ne şuraya aitsindir ne de buraya... bilirsin... istersin... sorarsın... isyan edersin... ama olmaz... kımıldayamazsın... kendini kötü hissedersin... saçmalarsın... olmasını istemediğin şeyleri yaparsın... üzersin... üzülürsün... sıkışıp kalırsın... sıkışmışlık... en kötüsü de bu.. birşeyler yapmak istersin... birşeyleri farklı yapmak istersin... bir yerlere basıp gitmek, yeni hayatlar kurmak... istediğini elde etmek... ama olmaz... olsa da yetmez belki de... asıl sorun beyninin içidir.. içini yemesi, yutmasıdır..
Basit algılamak ne zor hayatı..."Bilmek" düşmanını yenmeye çalışmak için çok geç olduğunu bilen beyin, patlamasın da ne yapsın artık...
Ne yapsın...
Aslında ne çok şey vardı aklımda yazıya başlarken ama yine kayboldum..
Yolu biliyorum ama en azından.. kestirme olmasa da çok...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder