31 Mayıs 2012 Perşembe

Büyük harflerle... KADIN...

"Kadın" olmak...

Çok ağır..

Hepimiz, annelerimizin yaşadığı zorlukların/acıların muhakkak bazılarını dinlemişizdir... kendi yaşantımızla mukayese yaparak..  "Hmmm demek öyle" diyerek iç geçirmişizdir..  bize gerçekten de uzak olsa da... çünkü o acıları yaşayan annelerimiz; bizi, kendi yaşadıkları acıları/yanlışları bizlere yaşatmamak için, ellerinden geleni yapmak istediklerinden dolayı... uzak tutmuşlardır... ve bizler onları direk yaşamadığımızdan... ve bizler uzak kaldığımızdan... ama ne iyi ki uzak kaldık... kalmışız... göreceli olarak yani...

O anneler ki, hatta yakınlarından, belki babalarımızdan, belki onların ailelerinden ya da direk kendi ailelerinden... toplumdan.. mahalle baskısından... komşulardan... sokaktaki erkeklerden... vesaire vesaire... ne çok çektiler.. çekmişler.. ve çekiyorlar... belki hala...

Ama bizleri bilinçli büyütmeye çalıştılar.. en azından ben kendi adıma söyleyeyim... öyle büyüdüm...

Her kadının yaşaması gerektiği şeyleri... yaşaması gerektiği yaşta... yaşaması gerektiğini.... özgürlüğü(nü)... kendini ifade etmenin rahatlığını... eşitliği... sevgiyi... hoşgörüyü... demokratik olmayı... saygıyı... saygı  göstermeyi... paylaşmayı... vicdan sahibi olmayı...

Bana ailem öğretti... 

Hak aramayı... kadın olmanın gerekliliklerini... erkekle eş olmayı... eşliliği... eşitliliği... aynı sahada futbol oynayıp gol attığında koşup sarılıp sevinmeyi... paylaşmayı... sevgili olmayı... öpmeyi... cinselliği... dokunmayı... ve evet küfretmeyi...

Bana ailem öğretti...

Siyasi hayatta olmamız gerektiğini, sesimizi hiç kısmamamız gerektiğini...

Bana ailem öğretti...

Ki hep derim annem de çok çekti.. hem de çok...

Ama biz gördük! Görebildik!

Neyin yanlış olduğunu... nelerin saçma olduğunu...

Nelerin olmaması   ve nelerin olması gerektiğini...


Kadın olarak ben...  Gördüm! Görebildim!

Ama şimdi...

Endişe ediyorum.. .kadın olarak... endişe katsayım gün geçtikçe artıyor...

Benim bedenime sahip olmaya çalışacak, benim bedenimi ipotek altına alamaya kalkışacak birilerini istemiyorum!

Birileri diyorum çünkü yüksek mertebe zatlarla uğraşmak ve bundan dolayı da sorun yaşamak istemiyorum!

Ee evet korkuttlar beni... korkuyla büyütüyorlar, büyüttüler... poşu takmaktan misal... korkuttular.. greve gitmekten... protesto etmekten... hele ki astım isem korkuttular... aman biber gazı yersem diye... eylemlere katılırken yiyeceğim coplarla çocuğumu düşürürsem diye... eğitimimin önünü keserlerse diye... fe tiplerine yan bakarsam diye...

Ama ben artık korkmak istemiyorum!!!

Bu yüzden "Benim Bedenim! Benim Kararım!"

Eşiniz/sevgiliniz olsa da...  olmasa da...  endişe duyuyor ya da duymuyor olsanız da...

Sadece benim için ne olur paylaşın bunu!!!

İnsan olmanın gerekliliği için... seçme hakkı için.. özgürlük için... dayatılmaması için...  

Siz de katılın! Lütfen!!!!

Benim Bedenim! Benim Kararım!...

28 Mayıs 2012 Pazartesi

kıştan kalanlar rafa umutlar yazlık gardroba...

bahar geçişlerini severim çok... 
yazlık-kışlık ayırımı.. 
ve de mazidekileri anma ve sonra atma.. 
düşünmeden.. ardına bakmadan..
saklandıkları yerden çıkarıp uzaklaştırma seansı...
son kullanma tarihi geçmiş anılar... 
eski yazılar.. notlar.. şarkılar...  sözler...
beraber gidilen restoranda içilen içki fişi misal.. 
ne güzel hatıralar getirir..birden...
ama atılır sonra.. çok melankoliye de gerek yoktur hani...
işte o yüzden severim geçişleri...
olması gerektiği kadar hatırlar, olmaması gerektiği kadar da atarım uzaklara anıları...
ama bazıları var ki.. hep durur.. 
24 Temmuz 2000... Melek bir mektup yazmış... 
fransa'ya gitmeden önce.. 
14 Ekim 2003.. Çağlar Fransa'ya bana mektup göndermiş..
hayatının ender mektuplarından zannımca :)  
25 Ekim 2004... annemden mektup.. içli...
2004... yazdığım kısa hikayelerden biri... yalnızlık adına... 
met-üst köşesinden bir kupür.. "kafaya koysam" temalı.. 
çok güldüm akşam akşam.. 
kafaya koysam madam bovary ile dost hayatı yaşarım diyor:) 
Can Yücel.. Eğer... 
notlarımın bir köşesinde MFÖ şarkı sözleri var.. 
"güzel günler bizi bekler.. eyvallah dersin olur biter..."
biter mi.. eyvallah dersek.. geçip gider.. güzel günler gelir mi gerçekten? 
derken bir formül kaşımda.. 
istatistik dersinden kalma... öyle bakıyor bana aval aval şimdi :)
hey gidi günler.. 
yaza geçemedi İstanbul daha..
ama ben geçiş için hazırım... 
ayırdım yazlık ve kışlık duygularımı.. 
atılacakları attım.. 
ama güzellikleri de andım... 
kullanılacak kışlıkları ise kaldırdım bir süreliğine... 
yaz yeni umutlarla... 
eee gelsin artık!! 
 
EcE

Venüs'ten Mars'a...

Kadın ne ister, erkek ne anlar...
Erkek ne der, kadın ne duyar...
Çokça şevkat... azca dırdır....
Biraz güven.. biraz huzur... 
Yazmakla şekillenir mi beklentiler..
Beklen..ti..ler
Çokça beklen..di..ler 
Beklemeler...
Acabalar..
Kafanın içindekiler..
Kafanın dışına taşırılanlar..
Kılıfların içine atılanlar...
Saklananlar..
Kadehler..
Dışa vurmalar..
İçe atmalar..
Hepsi koca bir ... için..
Bence...
Üç nokta ve üç harf...
için... 


11 Mayıs 2012 Cuma

Puş-i sıra kursakta kalan hayatlar...

cihan hapsolmuş....

ne desek ki...

ne desek ki yürek anlatsın kendini...

poşu pardon puşi taktı(k)!..

hapsoldu(k)....

napsa(k) ki...

ne yazsa(k) ki...

ne dese(k) ki...

kelimeler boş(luk)ta....

kursakta bırak..ıl.. an...hayat...lar...

diyor ki :

adaletin sadece adı kalmış....

adı...




Hakkımda

Fotoğrafım
55...Hayalperest...Invisible hand'e inanmayan bir İktisatçı...Pinponcu... Sarı... Kırmızı... Arada da çelişki duvarına işiyor...