11 Ocak 2012 Çarşamba

Hayata miyop oldum :)

Yeğenlerimin o bıdık fotoğraflarını düşününce ben nasıldım acaba küçükken diye düşünüyorum. Teknoloji sağolsun onların her anı, her yaşı, her "ilk"i kayıt altında ve büyüdüklerinde istedikleri zaman dönüp dönüp bakacaklar. Ama benimle ilgili çok kayıt, ipucu yok maalesef. Benim hafızamdan ibaret hayatımın sabahı... Malum gidip geliyor kafa bu yaşta bile, hatırlamıyorum ki... keşke anı anına bilsem ama yok... 70lik rakıyı tek başıma içmişim gibi herşey flu... çocukluğumu çok hatırlamıyorum.. aslında her çocuk gibi belki de.. Üzeri eskimiş, renkleri solmuş fotoğraf kareleri haricinde birkaç replik, birkaç eşya, birkaç elbise...ve birkaç oyuncak.. kalanlardan...

Evimde en güzel köşeme koyduğum bir çift ufak terlik var (yanda).. O kadar masum bakıyorlar ki bana şu an:)

Annemin büyük dayısının kızının Almanya'dan getirdiği :) 25 numara herhalde :D nasıl şirin.. şimdi yine baktım da gözlerim doldu... O terlikleri aldığım zamanki sevincimi düşünün!! Açısını değiştirdikçe şekli değişen çizgi film karakterlerinin olduğu terlikler (nasıl anlatacağımı bilemedim resmen :)


Neyse off yine nostalji oldum :)

Ama haydi  çocukluğa geçelim; genel olarak inek bir öğrenci idim.. ama bir yandan da isyankar... kabul etmezdim bazı şeyleri... ama küçük şehirlerde çok da alanınız olmuyor malum... kabuğumdan çok çıkmak istedim aslında ama küçük bir Anadolu şehrinde yaşayınca ister istemez üstüne yapışmış o klişelerden çıkamıyorsun... idare etmek istiyorsun sadece... gidene kadar... en kısa zamanda uzaklaşana kadar... babam hep demişti zaten... buralar biz değil diye.... büyük adamdı... rahmetli...

Neyse dedim ya inektim diye ama aslında özünde değildim... doğru zamanda doğru derste oldum sadece:) kırmadım. gerek görmedim.. Üniversitede bile gece Mojo'dan sabah 4te eve dönmemize rağmen sabah 9'da Seyfettin Hoca'nın ya da Ahmet Hoca'nın dersinde hazır ve nazır idik (soyadları bilenler bilir, açıklamaya gerek yok). Sorumluluk sahibi olmak böyle birşey işte galiba... Küçüklüğümden beri bu şekilde büyüdüğüm için sınırları aşsam da sorumluluklarımın bilincinde oldum. Ama memur çocuğu olmanın da getirdiği bir kabullenmişlik ve risk almama durumu mevcut bünyemde onu da "default" tam karşılığı olmasa da  "olduğu gibi" kabul ettim.

Çalışkanlık göstergesi olarak başladım gözlük takmaya liseye gelmeden... Bir süre inkar ettim görüyorum diye ama kendimi (yine!) kandırdığımın farkındaydım...Üniversite bitti, master bitti.. döndük kürkçü dükkanına... Başladık bir yabacı şirkette köle olarak.. Göz derecesi arttı tabii... Sonra dedim gözlük karizma katmıyor, burnumda acıyı da artırıyor malum, lens takayım ben:) 2007den beridir lensliyim... bir nevi yanılsama aslında lens de... 

Uzağı göremiyorsun... ama ufak bir müdahele ile hoop birden ordasın... evet...  ama benden biraz uzaklaşan insanları da göremediğim için anlamıyorum aynı ölçüde belki de. Miyop olmanın bir sonucu olsa gerek.. karşımdaki de miyopsa vay halimize :))

Haha şaka bir yana bu göz durumu beni 2 boyutlu yapıyor..Gündüz lens ile gördüklerim akşam gözlük ile baktıklarım.. farklı...

Önümü daha net görmek için birşeyler yapmak lazım ama yok Ece'cim gerek yok biz burdayız demek isterseniz beklerim :)

Bekliyorum....

Benden kaçanlar.... haydi bekliyorum...

P.S. : resim kırmızı zamanlarımdan :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hakkımda

Fotoğrafım
55...Hayalperest...Invisible hand'e inanmayan bir İktisatçı...Pinponcu... Sarı... Kırmızı... Arada da çelişki duvarına işiyor...