28 Aralık 2010 Salı

Fikrimin ince dövüşü...


Fight Club filmi cekileli tam 11 sene olmus... Dile kolay 1999... Valla soylemesi bile zor :)
Yine seyrettim ve yine ilk kez seyrediyor gibi beynim duvara carpti; hatta sagdan sola ve de solda saga farkli açılarla ve acılarla savruldu. (İngilizce karakter yazınca "acilarla" oldu ; aslinda ben önce açı demek istemiştim ama farkettim ki acı da demek oluyor, bir nevi kelime oyunu yapmisim farkinda olmayarak dedim okuyucuyu yaniltmaya gerek yok, Türkçe karaktere geri döndüm). Halbuki neden İngilizce karakter yazıyormuşum o da ayrı bir konu ya birden onu da farkettim:) Neyse konumuza dönelim...
Farkında olmak...
Düşünüyorum da aslında hiçbirşeyin farkında değiliz...
Farkındaymışız gibi yapıyoruz...
Gündelik koşuşturmalarda -miş gibi yaptığımız o kadar çok şey var ki...
"Öteki"yi anlıyormuşuz gibi yapıyoruz
Başkalarını düşünüyormuşuz gibi...
İşlerin doğrularını biliyormuşuz gibi...
Her konuda fikir sahibiymişiz gibi...
Mutluymuşuz gibi... vesaire vesaire...
Aslında tek düşündüğümüz : "daha az ile daha çok" elde etmek...
Bir nevi iktisattaki Pareto Optimum'unu zorluyoruz insanoğlu olarak :)
Dövüş Klübü yine beni dağıttı özetle, anlayacağınız üzere...
Şu an fikirlerim dövüşüyor aralarında.. Sereserpe... Keşke galibi olsa...
Neden insan elindekilerle mutlu olmaz ve hep daha fazlasını ister?
Cevabını bulan bana da söyler mi?

EcE

11 Aralık 2010 Cumartesi

Eksilmek...

"İnsan ada değildir, bütün de değildir.
Tek başına, anakaranın bir parçası, okyanusun bir damlasıdır.
Bir kum tanesi bile alıp götürse deniz, küçülür kıta.
Sanki kaybolan bir burunmuş, dostlarının ya da senin yurdunmuş gibi ;
Bir insanın ölümüyle eksilirim ben,
Çünkü bir parçasıyım insanlığın;
İşte bu yüzden hiç sorma çanların kimin için çaldığını,
Çanlar senin için çalıyor..."

John Donne ne güzel yazmış...

Ben 2003'te çok eksildim.. 14 Ağustos 2003'te...

Seni çok özlüyorum Baba... Çok...

Hava sogukken...


Hava kapali olunca benim canim disari cikmak hic istemiyor. Depresif olmaya yatkin bunyem; hava sartlarini firsat bilip, mizmiz ruh haline gomulup, abur cubur yiyip, televizyonun ve bilgisayarin hapsinden kendini kurtarmak istemeden miskinlik yapiyor.

Bu sartlar altinda diger olasiliklari da oneri olarak soyle siralayabilirim :

- Battaniye esliginde Friends DVD'si konulur ve kefiyle seyredilir (daha once 15-20 kere seyredilmis olsa da)
- Polisiye kitap alinir ve yatakta okunur (tam Ahmet Umit havasi :) Yaninda kahve de eslik edebilir... Ederse guzel olur hatta :D
- Eve arkadas davet edilir ve bilimum oyunlar oynanir (Tabu, King, Okey ...)
- Uyunur.. (gayet acik ve net)
- Film seyredilir (lutfen perdeleri de cekiniz ki iyice sinema havasina girin)
- Temizlik yapilir (madem evdesiniz, haydi biraz hareket... eee tabi usenmeyenler icin... cunku bana gore hic degil:)
- Özel hayata girmeyecegim :)

Ya aslinda ne cok sey varmis evde kotu havada yapilacak!! Birden bunlarin neden hicbirini yapmadigimi sorguladim. Hemen DVD secmeye gidiyorum... Haydi sizlere iyi haftasonlari ve iyi miskinlikler.. Hangi secenegi kendinize uygun gorurseniz tabi onunla :)

-

Hakkımda

Fotoğrafım
55...Hayalperest...Invisible hand'e inanmayan bir İktisatçı...Pinponcu... Sarı... Kırmızı... Arada da çelişki duvarına işiyor...