2010 yılının Temmuz ayından beri bu blogda yazıyorum. Aslında yazılarım çok çok öncesine, taa ortaokul yıllarıma kadar gidiyor ama sanal ortama taşıyalı bir yılı geçti diyebiliriz. Sonuçta bu süre zarfında, çok fazla politika, dünyada ve Türkiye'de olan bitenler, gündemdeki olaylar vs.. konularına hiç girmedim. Girmek de istemedim açıkçası. Sadece basitçe yaşadıklarım, okuduklarım/dinlediklerim/seyrettiklerim ve insan ilişkilerinde gözlemlediklerim vs hakkında yazarak ve bunu da aslında gerçekten de küçük bir çerçeveden dışarı çıkmayarak yaptım.
Yalnız birkaç aydır canımı sıkan bir haber var. Aslında bu haftaki Penguen'de ya da Uykusuz'da okuduğum gibi (aradım ama hangisinde bulamadım açıkçası, kaynakta yanlış olmasın) "Türkiye hergün yeni bir sabaha utanıyor". Evet o kadar çok utanç verici haber var ki acaba Ece hangisine canını sıktı diyeceksiniz, e haklısınız...
Cihan Kırmızıgül... desem yeterli olur herhalde..
Eğer biraz olsun yazılı/görsel basını takip ediyorsanız ve sosyal medyayı kullanıyorsanız...
Cihan Kırmızıgül...
Galatasaray Üniversitesi Endüstri Mühendisiği öğrencisi iken; yanlış zamanda, yanlış yerde poşu takmak tek suçu.. Kağıthane'de bir market önünde yapılan, molotofkokteyli de atılan bir eylemden sonra tutuklandı.. 22 aydır tutuklu... Tekirdağ F tipi cezaevinde.. Ahmet Kaya'nın şarkısındaki "Diyarbakırlıymış adı Bahtiyar suçu saz çalmakmış, öğrendiğim kadar" dizeleri geliyor direk aklıma.
Çok fazla detay bilmiyordum aslında ilk okuduğumda bu haberi ama daha sonra duruşmaya giren ya da duruşmayı yakından takip eden öğrenci arkadaşlarımdan, üniversite hocalarımdan, oluşturulan Tutuklu Öğrencilerle Dayanışma İnisiyatifi'den, sosyal medyadan birçok şey öğrendim ve okudum. Son olarak da, dün akşam itibariyle 16 Kasım 2011'deki duruşmanın tutanağını okudum.
O kadar büyük bir boşluk hissi yaratıyor ki insanda sunulan deliller, ifade değiştiren gizli tanık, polislerin çelişkili ifadeleri ve istenen 45 yıl.. Karnına tekme yemiş hissi gibi.. her okuduğumda... 45 yıl.. insanın ağzına bile büyük geliyor...
Adalet anlayışının, sonundaki "t" harfinden kopuk "adale" sistemine dönüşü; net bir şekilde artık güç savaşına dayandığı memleketimde daha neler olacak acaba... korkuyorum... 45 yıl... Kırk ve beş...
Son duruşma 9 Aralık'ta.. İyi habeler gelse keşke ama görünen o ki iyi şeyler olmayacak...
Özgür Mumcu ve Yıldırım Türker'in bu konuda köşelerinde yazdıkları, okumak isteyenler için ekteki linkte...
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1070153&Yazar=%D6ZG%DCR%20MUMCU&Date=21.11.2011&CategoryID=98
http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1069415&Yazar=YILDIRIM%20T%DCRKER&Date=14.11.2011&CategoryID=97
Tüm bu haberleri okuduğumdan beri Batman'dan aldığım poşuyu rafa kaldırdım..
Korkutuyorlar...
Korkuyorsunuz
Korkuyoruz
Korkuyor
Korkuyorsun ve
Korkuyorum!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder