28 Aralık 2011 Çarşamba

Closer...

Uyanmanın bir işkence olduğu ve işlerin de inanılmaz yoğun olduğu bir günün ardından, dedim en iyi ne iyi gider (bazılarınızın buzlu viski ya da soğuk bir bira dediğini duyar gibiyim ama değil:) ee spor.. Uzun zamandır düzensiz spor hayatımı düşününce resmen kendimi Sergen Yalçın gibi hissettim :) Hafif göbek, sporda ukalalık ve az antreman yeteri kadar ortak payda bence :)))  
 
Aslında benim spor olayım takım sporları yapmak... Öyle saatlerce koşu bandıymış, bisikletmiş, mekikmiş bana göre değil... Masa tenisi, basketbol, futbol, tenis falan oynayacaksın; bir adrenalin, bir yarış, bir rekabet olacak, iddialaşacaksın... Sporun tadı bence öyle çıkıyor ama neyse konudan sapmayalım hadi... Zaten omzum arıza yapınca ben de zorlamayayım diye maalesef kardiyo ile idare etmeye çalışıyorum son 3 aydır... Çalışıyorum dediysem haftada bir gün ancak gidebiliyorum bu ara.. Bağışıklık sistemim maalesef her hafta 3 gün beni hasta yatırdığı için malum spora da ayıracak çok gün kalmıyor (haftasonu gitmiyorum valla onlar benim özel günlerim, dokunanı yakarım:)  

Şaka bir yana amacım bugün sadece 1 saat kadar kardiyo yapmaktı... Koşu bandının başına geçtim, kulaklığımı taktım... Dizilere falan bakayım dedim koşu bandının ekranından... Sonra bir baktım Moviemax'te "Closer" filmi başlıyor... Hayatımda aynı filmi 2-3 kere seyretmekten zevk alacağım filmler listem vardır... Closer'a da sinemada gitmiş ve ilişki çözümlemelerine bayılmıştım...Geçenlerde aklıma düştü 2. kere izlesem ya dedim ama unuttum gitti.. Birden filmi görünce başladım koşmaya :) haha şaka şaka zamanlaması tam benim koşuya başlama anıma denk geldi. Neyse efendim ben daldım resmen filme.. Film bitene kadar kardiyo yaptım mı 2 saat.. 2 saat büyütülecek birşey değil de filmden farkına varmadım valla zaman nasıl geçti. Filmdeki kıvrak diyaloglar ve ilişkiler konusundaki çarpıcı tespitler yine beni düşündürdü bir hayli akşam akşam... Offf dedim kendi kendime...(Offff : yani anlayacağınız durumu özetlemek istiyorum sadece bu şekilde:)

2. kere seyretmekten çok büyük zevk aldım valla... Sonra bir kaç film aklıma geldi hemen 2. kere seyretsem dediğim... Midnight in Paris, Trainspotting, Inception gibi.. 

Neyse ben bu esnada bu listeyi bir şekillendireyim, siz de filmin en çarpıcı ve de benim çok sevdiğim bir şarkıyı dinleyin (ki normalde müzikte erkek sesi tercihim hiç değildir:)  

İyi dinlemeler... ve geceler... 



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hakkımda

Fotoğrafım
55...Hayalperest...Invisible hand'e inanmayan bir İktisatçı...Pinponcu... Sarı... Kırmızı... Arada da çelişki duvarına işiyor...